Sizlere biliyorsunuz öncelikle astrolojik etkilerle ve bu etkileri bugüne kadar okuduğum kitaplardan, aldığım eğitimlerden derlediğim tüm kişisel gelişim verileri ile harmanlayarak ve enerjisel boyutu da katarak bilgi vermeye çalışıyorum. Benim gibi inandığım, güvendiğim bazı arkadaşlarım var ve onlarda ellerinden geleni yapıyorlar. Ha özellikle son günlerde dikkatimi çeken başka bir grup daha var, niyetleri daha çok kendilerini yüceltmek olduğunu düşündüğüm bu kişilerin genel olarak derdi, ben bildim ben bildim demek, hatta bazılarını başka uygulamalar yapanları suçlarken, oldukça negatif niyetler söylerken de buldum bu da her işte olduğu gibi bu işin içinde de olan ve aslında kişisel gelişimle alakası olmayan kişiler işte. (Bu dönemde kimden bilgi aldığınıza, hangi bilgiyi diğerlerine ilettiğinize lütfen çok dikkat edin, insanları korkutmanın sorumluluğunu alıyorsunuz). Şimdi burada iş bize, topluma ve kişilere geliyor, lütfen bu yazıyı anlamaya çalışarak okuyun, çünkü ben elimden geldiğince net olarak anlatmaya çalışacağım.
Ben yaklaşık 5-6 senedir blog, web sitesi ve sosyal medya yolu ile bilgi paylaşmaya ve en baştada gidişatın parçası olmayın, çaresiz olduğunuzu düşünmeyin, aydınlanın, okuduğunuz bilgileri anlayın, özümseyin ve uygulayın demeye çalışıyorum. Olan olayları, gittiğimiz yolu ne kadar anladık emin değilim o yüzden bir toparlamak istedim. Bizler koskocaman evrenin içindeki gezegenlerin birinde bulunan, evrene, galaksiye oranladığımızla göremediğimiz virüsler kadar ufak, dünya deneyiminde yaşayan ve onu çok ciddiye alan, aslında kapasitesi çok yüksek sonsuz sınırsız ruhlarız. Ruhlarımız sevgiden, özgürlükten, saf ışıktan geliyor ve aslında içlerimizde bu bilgiler mevcut, tekamül sürecinde ilerliyoruz ama aramızda tekamül etmek için gelmeyenlerde var. Doğarken ölüyorum zannedip ağlıyoruz ama bu dünyaya doğuyoruz aslında, ölüm diye çok korktuğumuz şeyde aslında başka bir tarafa doğuş, belki de yuvaya, saf sevgiye dönüş. Buraya sadece hizmet etmeye gelen, dünyevi konularla çok meşgul ruhlar var, bir de dünyaya farkındalıkla ilerlemek, topluma birşeyleri anlatmak, yardım etmek, sevginin en güçlü enerji olduğunu bilip bunu insanlara anlatmak için gelenler de. Aslında birbirimizden çok farkımız yok hepimizde aynı enerjiler ve güçler var sadece bazıları bu yolu seçiyor, uyanıyor, ayılıyor ve kendi gücünün, saf sevginin farkına varırken bu bilgiyi başkaları ile de paylaşmak istiyor!
Şimdi bugünlerdeki hikayelere gelirsek; dünya denilen harika bir gezegende yaşıyoruz, bildiğimiz kadarı ile bu dünyadaki en yetenekli konuşabilen, zeki varlıklarız. (ben son zamanda hayvanların ve doğanın harika yeteneklerini keşfedip akıllı olan bizler miyiz yoksa onlar mı sorgulasam da) Hem zihinsel hem de duygusal kapasitemiz yüksek, dünyada yaşayabilmemiz için gerekli oksijeni ağaçlar bizim için üretiyor, toprak ana da harika yiyecekler yetişiyor ve biz onları yiyoruz. Doğal kaynaklar ve sularda yaşam döngümüzde bizi yaşamda tutmak için bize yardım ediyor. Buraya kadar herşey harika, sonra insanoğlunun bazıları insanları zehirleyeceğini bilerek, doğayı mahvedeceğini bilerek bazı zehirli şeyler üretiyor, dünyaya zarar veriyor, üretiyor ve bize satıyor. Para kazananlar da buna aracı oluyor ve biz kazandığımız sürece de herşey yolunda görünüyor. Zararlı olduğunu bildiğimiz fast food’u yiyioruz, zararlı olduğunu bildiğimiz gazlı içecekleri tüketiyoruz, cipsleri yiyiroz ve bunu da bir gelişmişlik göstergesi gibi görüyoruz) Dün bir yazı gördüm Amerika’da yapılan DDT (ilaç ve zehir) denilen ve sanırım 60-70’lerde bebeklerde bile kullanmanın iyi olduğunu söyleyen reklamlar, mamaya gazoz karıştırmanın çocuğa iyi geldiğini söyleyenler daha neler neler. Annemin anlattığı 50 – 60’larda bizdeki zeytin ağaçlarını kestiren ve yerine margarin denen zehri satan bildiğimiz ülkeler! Tabii burada önemli olan bizim bilincimiz ve söyleneni yapmak zorunda olmadığımızı bilmemiz. Bunun dışında ihmalkarlık yüzünden yaşanan Çernobil faciası, Çin’in bizim bayılarak aldığımız UCUZ ürünleri üretmek için yaydığı haddini çoktan aşan kirlilik ve bunun v.b şeylerin yarattığı küresel ısınmanın buzulları eritmesi… Yani insanoğlu kendi sonunu hazırlayan bir sistemin içinde ve bunun günlük hayatında hiç ama hiç farkında değil. Veya daha da kötüsü farkında ama ne yapabileceğinin farkında değil ki en ve en basiti arabayla gitme markete yürüyever çünkü araba zehirli gaz – karbon salıyor havaya… Yazılarımda sürekli doğaya dikkat, yere çöp atmayın, yağı suya karıştırmayın ayrıştırılması zor, çok su ve deterjan tüketmeyin derim ama kim ne kadar ilgilenir bilemem tabiiki.
Şimdi astrolojik olarak baktığımızda ise pazar günü olacak bir etkiden bahsetmiştim yıkımın, kısıtlamanın gezegeni Satürn, Kova’nın yani özgürlüklerin, teknolojinin burcu Kova’da. Sembolizmaya kısadan bile dikkat ederseniz, Özgürlüklerin kısıtlanması, teknoloji kullanımında artma (dersler internet üzerinden, birçok kişi evden çalışıyor v.b) Peki bundan önce ne olmuştu Ocak ayında Satürn ve Plüton kavuşmuştu, oldukça dönüştürücü bir etki ama bu biraz yıkımla olacak demiştik. Şimdi hiç aklınıza gelmeyecek şeyler oluyor deseydik ki evden çıkamayacaksınız, seyahat edemeyeceksiniz, birçok ülkeye erişim yasak olacak muhtemelen yok artık! denilecekti ama insanoğlunun uyanış vakti için biraz dramatik etki gerekliydi sanırım. Eski sistemler yıkılacak, güçlü ülkeler güçten düşecek, ekonomide zorluklar, finans sistemlerinde sıkışmalar olacak bilgisi tüm astrologlar tarafından söylendi, ha kimisi korku teorileri yazarak bundan beslendi, abarttı ve beslenenlere hitap etti ama eninde sonunda konu aynı yere geldi. Değişim şart, artık insanları köle gibi çalıştırıp üzerinden para kazanan firmalar kendilerine başka yöntemler bulacak, artık sevgisiz yaklaşımlar umarım son bulacak ama geçtiğimiz dönem büyük bir farkındalık dönemi bunun için hepimiz en büyük korkularımızla sınanıyoruz. Ölüm, açlık ve kısıtlanma! Evet biliyorum büyük resimden aşağıya bakmak, bu güzel dünyayı ve sevdiklerinizi bırakıp gitme fikri bile zor geliyor, peki o zaman neden dünyaya zarar verecek şeyleri yarın yokmuş gibi yapıyorsunuz? Neden herkesle bir kavga içindesiniz? Neden kendinizi geliştirmek varken yayındaki beyin uyuşturan ahlaksız, şiddet içeren dizilerle vakit geçiriyorsunuz? Gücünüzü azımsamayın kadınlar aynı anda protesto yapıp KADINA ŞİDDET var deyip o diziyi izlemeseler ertesi gün yayından kalkar yahu, siz hala güçsüz olduğunuzu mu sanıyorsunuz? Bir kitap okumak, bir sevgi sözü paylaşmak, selam vermek, komşunla iyi olmak varken didişiyor insanlar? Böyle kriz zamanları büyük dersler içerir, şimdi sistem kendini kapatıp açmaya hazırlanıyor, dünya planı sonlanacak bazı kişiler aramızdan ayrılacak ama tüm dünya büyük bir korku ile karşı karşıya kalarak seçim yapacak! Hala daha bencil olmaya devam eden insanlar var, markette son kalan 5 ürünü alan bir kadın diğer kadına bir tane vermedi rica ettiği halde, deli gibi alışveriş yapıp kimseye yiyecek bırakmayacak şekilde alışveriş yapmak mı insanlık? Seçim vakti, iyilik diyorsanızda önce kendi içinizden başlayın, haset, öfke, dedikodu bırakın bunları artık ne olur, uzayı keşfetme çağında üretim yapmamız, ülkeyi yükseltmemiz gerekirken nelerle oyalanıyoruz. Bir ağaç dikin, bir meyve, sebze yetiştirin, evinizin önündeki ağacı camınızı kapatıyor diye kestirmeyin, yaptığınız herşeyin bir sorumluluğu ve bir geri ödemesi var unutmayın. Bu yaşananların sorumlularını ileride anlayacağız, anlatılanlar şu anda çok net ve doğru değil inanın ama şu gerçek ki varlığını göremediğimiz bir virüs tüm dünyayı dize getirdi! Ben sorumlu olan ve dünyayı kaosa sürükleyen ülkelerinde bir iniş trendine geçeceğine inanıyorum. İnanın şu anda fırsatçılık yapıp gereksiz yere fiyat artıran firmalarda sonunda ettiklerini çekecek. Ne oldu yardımlaşmaya, ne oldu gelişime, ne oldu yaradan inancına, ne oldu insanlığa? İnsanlık bir sınav veriyor evet olan, olmayan değil duruma birazcık yukarıdan bakabilin diye yazdım bu yazıyı. Benim gördüğüm bilgilerle yorumum bu siz ne dersiniz bilmem ama BİR’lik bilincini aktive etme zamanı, küsmek ve hayatı kendimize zehir etmek yerine güzel yaşamak için bahaneler bulma zamanı. Unutmayın her iyilikte bir kötülük, her şerde de bir hayır vardır. Bu virüs dünyaya çok büyük bir mesaj vermeye geldi, mesajı anlaşılmadan da gitmeyecek ve olan herşey olması gerekendir sonuçta yaradan kontrolde ve bu olanın neden olduğunu en iyi bilen o, bunlar benim anlayabildiğim ve derleyebildiğim. Her neredeyseniz sevgide kalın, ne olur korkmayın, insanlığınızı, sevginizi kaybetmeyin, en basit ders üzülüp durduğunuz küçük şeyleri bırakın artık, başkasının hayatını yaşamak yerine kendi hayatınızı yaşayın, sizi değersizleştiren insanlardan uzaklaşın, kendi değerinizi ve gücünüzü bilin. Elinizdeki nimetlerin farkında olun ve bol bol şükredin! Bolluk – bereket içinde bir ülkedeyiz ve bakıldığında çok güzel değerlerimiz ve adetlerimiz var, farkında olalım! Sevgiyle kalın… Melek Güliz KINA