Fazla iyi olmayın!
Yazar Güliz Kına, Kategori Astroloji
Şimdi bu başlıkta ne diyeceksiniz! Daha önceden de açıkladığım alma – verme dengesi ve evrenin enerji dengesi üzerine yazmak istedim. Çevremde gördüğüm, duyduğum ve bana danışanlarımın sorduğu olayların birçoğunun temelinde fazla vericilik veya fedakarlık var…
Bizim toplumumuza özgü birşey bu fedakarlık, genelde annelerimizden, aile büyüklerimizden böyle görüyoruz ve bunu da hayatımızda uyguluyoruz. Önce sevgilimize, eşimize karşı fedakarlıklar başlıyor, sonra çocuk olunca onun için hayattan vazgeçiliyor. Bütün program çocuğa adapte ediliyor, onun isteğine göre şekilleniyor, eski arkadaşlarla görüşmeler, hobiler bırakılıyor, tam bir konsantrasyon durumu. Annelik bu değil mi diyeceksiniz, evet bir yere kadar ama genelde kadınlardaki yaşam travmalarının durumu şu: eşim için kendimi feda ettim, çocuğum için herşeyi yaptım, onlar beni bırakıp gitti!
Yine iş ile ilgili durumlarda da bu geçerli, siz ne kadar verirseniz alır çevrenizdekiler, sizin limitleriniz olmadığını bilir ve üzerinize gelirler. Siz vazgeçilmez çalışanım ben her istediklerini yaptım, hatta üzerime vazife olmayan şeyleri bile dersiniz sonra bir durum olduğunda ilk önce işten siz çıkarılırsınız.
Tabiiki bu bencil olun demek değil, tabiiki başkalarına da yardım edin, merhametli olun, etrafınızdakilere şefkatle yaklaşın ama öncelik siz ve sizin sınırlarınız olsun. Yani çocuğunuza gerekli ilgiyi gösterin ama hayatınızdan da vazgeçmeyin. Sevgilinizle vakit geçirin, onunla keyifli anlar paylaşın ama herşeyinizi onun için bırakmayın, yani arkadaşlarınızla görüşmeye devam edin, hobilerinize vakit ayırın… Genelde saygı duyulan insanlar, kendi programları olan ve kendilerine saygı gösteren insanlardır…
Değer problemi çok büyük Türkiye de, insan olduğun için bile değerli olduğunu, herkes kadar saygı görmeyi hakkettiğini bir türlü bilemiyoruz. Konumlar, para, evlilik, sahip olunanlar ile değer biçeriz kendimize ve insanlara hali ile bu şekilde de değer görürüz. Yurtdışına ilk gittiğimde 20 yaşındaydım ve İngiltere’de ünlü bir markanın mağazasına fakir görünümlü bir kadın girdi, yani belki parası vardı ama o zaman ben haline bakarak bir “yargıda” bulunmuştum. Tezgahtarlar aynı ilgi ve sıcaklıkla merhaba, yardım isterseniz buradayız dediler ve yüzlerinde hiçbir sen buraya ait değilsin ifadesi göremedim. Sonra anladım ki bizdeki söz gibi ” para ile imanın kimde olduğu belli değil”. Yani insan ayırımı yapmıyorlardı, ne kadar yanlış bir yerde olduğumuzu o zaman farkettim, ne güzel birşeydi herkese insan olduğu için saygı gösterebilmek ve eşit şekilde davranmak… Neyse konuyu fazla uzattım, bugün sizde bir bakın bakalım hayatınıza fazla verici olduğunuz ve enerji dengesini bozduğunuz alanlar neresi… Değerinizi bilin, siz çok değerlisiniz ve herşeyin en iyisini hakediyorsunuz…. Bilinçaltımız haketmediğimizi söyleyen kodlarla dolu, bunları farkedin, üzerinde çalışın ve yepyeni bir bilinçle hayatınıza devam edin…
Bugünün olumlaması “ben değerliyim” olsun o zaman…