AH ETMEK!
Yazar Güliz Kına, Kategori Astroloji
Bugünlerde karma konuları gündemde karma nedir diye soranlar bu linkten karmayı anlatan yazımı okuyabilirler. Neden karma gündemde karmanın Lordu Satürn, karmik bağları da anlatan Güney Ay Düğümü ile birleşiyor ve onların da yanında yer altı tanrısı plüton var hal böyle olunca yapılan şeylerin ödeşmeleri de bu dönemde açılıyor. Aynı zamanda bu ay ikinci kez Terazi burcunda bir dolunay yaşayacağız, ilk dolunay sırasında geri giden gezegenler çok fazla birşeyleri ön plana getirmezken bu aayın 19’unda yaşayacağımız dolunay önümüze birçok konuyu getirecek. İlahi adalet bu dönemde tecelli edecek ama bu sadece bize birşeyler yapanlara değil bizlere de olacak çünkü bilerek ya da bilmeyerek birçok şey yapmış olabiliriz. Şimdi bu bağlamda önemli bir konuya geliyorum o da ah etmek, dün sayfama ilahi adalet zamanı yazınca birçok kişi birilerin ah etmeye başladı, evet canımız yanınca o kişilerde ettiklerini bulsun istiyoruz, inanın buluyorlar da ama bizim bunu görmemiz belki lazım belki değil çünkü size kötülük yaşayan birisi kötü birşey yaşayınca siz iç soğutursanız nerede kaldı sizin insanlığınız? En yüksek mertebe size birşey yapana hiç tepki vermeden yolunuza devam edebilmek unutmayın! Biliyorum kolay değil size onca şeyleri yaşatan kişileri bir çırpıda bırakmak ama bırakmazsanız ne oluyor onu da söyleyeyim, o negatif anıya tutunuyorsunuz, sürekli onu düşünüp onu etrafınızdaki insanlara anlatıp o sarmalda kalıyorsunuz ve kendi üzerinize negatif enerjisini topluyorsunuz. Hatta o konuya o kadar takılıp kendinizi şanssız ya da iyi şeyler başına gelmeyen kişi olarak algılıyorsunuz ki siz kendi hayatınıza daha çok negatif olay çekiyorsunuz. Ayrıca ah enerjisi size bumerang gibi geri dönen bir enerjidir, ah ettikçe enerjinizi düşünürsünüz, negatif alana geçersiniz ve kendinize kötü olayları çağırırsınız, şimdi bir daha düşünün bakalım ah etmek istiyor musunuz? Ayrıca haklı ya da haksız olarak size de ah edenler vardır, herkesin ahı tutsa ne olurdu birde onu düşünün. Bu hayatta mükemmel bir düzen var o yüzden olan olayların hepsinin içinde size bir hazine gizlidir tabii anlayabilene, ayrıca o hazineleri almakta sizin elinizde. Eğer bu olaylara olması gerekenler ve sizi hayat yolunda geliştirecek olaylar olarak bakarsanız çok şey değişir. Güzel bir hikaye ile bu yazıyı tamamlayalım, iyi pazarlar!
HZ. MEVLÂNÂ’DAN DÖRT KAPI HİKÂYESİ
Rivâyete göre öğrencilerinden biri Mevlâna’ya sormuş.
– Efendim, bu dört kapı mes’elesini ben pek anlayamıyorum. Bana anlayabileceğim bir lisanla anlatır mısınız ?
“Şimdi bak, karşı medresede dersini çalışan dört kişi var. Hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at, sonra gel sana anlatayım.”
Adam gitmiş birincinin ensesine bir tokat atmış. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha kuvvetli bir tokatla Mevlâna’nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş, geri dönecek ama hocasına itaat var. Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat atmış. O da derhal ayağa kalkıp elini kaldırmış. Tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş. Öğrenci devam etmiş üçüncüye de bir tokat atmış. Üçüncü şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam etmiş. Dördüncü, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmadan çalışmasına
devam etmiş. Öğrenci Mevlâna’ya dönmüş, olanları anlatmış.
“Birinci; şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için tokadı yeyince kalktı. Aynısını sana iâde etti.
İkinci; tarîkat kapısındadır. Tokadı yeyince o da kalktı tam tokadı iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi. “Sana kötülük yapana bile iyilik yap.” Onun için döndü, yerine oturdu.
Üçüncü; mârifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaradan’dan geldiğini bilir, inanır. Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi âlet etti diye merakından şöyle bir dönüp baktı.
Dördüncü; hakikat kapısını da geçmiştir. Iyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu bilir. Onun için dönüp bakmadı bile.”